28 Kasım 2013 Perşembe

Gülümseten Anılar

Lise anıları, paha biçilmez...
Mesela küpelerim vardı, uğur böcekli... Kız muhabbetleri işte bir çift küpeye isim vermiştik, biri ben diğeri o, o zamanki erkek arkadaşım. Ben bu küpeleri aynı kulağıma takardım arka arkaya, biri öbürünün peşinden gider, biri diğerine kıçını dönmüş olur, ya da kimi zaman yüz yüze olurlar işte, biz de buna eğlenir güleriz. Küpelerin şekline şemaline göre, hareketine göre, kim kimin peşinde yorumlar yapılır. Hatırlamıyorum ona bunu anlattım mı, yoksa kız muhabbeti olarak aramızda mı kaldı ama, o zamanlar epey eğlendirirdi bizi o küperler. Elbet bir gün kayboldular, onla aramızdakilerin kaybolduğu gibi :)
Hiç unutmam lisede ilişki denmeyecek kadar kısa bir olayım olmuştu. Çocuk beni ilk başbaşa kalışımızda tatlıcıya götürmesin mi! Kendimi Türk filmlerinde muhallebicide buluşan çiftlerden biri sanmıştım. Arkamızda da dört teyze oturmuş muhabbet ediyorlar, biz kikir kikir konuşuyoruz, haliyle teyzeler rahatsız oldu. E tabi gidersen "muhallebici" kılıklı yere olcağı bu, yaş ortalaması daha düşük yer mi yok koca şehirde. Teyzeler kızdı bize, sessiz olun diye, benimki atar yaptı bir de utanmadan. Hala bilmiyorum zaten hangi kafayla, nasıl bir boşluktaydım ki o çocuktan hoşlandığımı sandım, kötü ben işte sonra pat diye de bırakıverdim, hep bu yaptıklarımın acısı çıkıyor işte. Çocukcağzın en yakın arkadaşları bizim sınıftaydı, benden sonra sınıfa uğramaz oldu, iyi mi?
Bir de hala bilmiyoruz kim, telefon sapığımız vardı. Ne zaman en yakın arkadaşımla birlikte kalsak, ya o ya ben aranırdık, sessiz telefonlar gece boyu oyalardı bizi. Bir ses çıkarsa da kim olduğuna dair yorum yapabilsek diye, dakikalarca karşımda sadece "ı" tonlamalarıyla konuşan ya da hiç konuşmayan biriyle muhabbet ettiğimi bilirim. Birinde de arkadaşım bende kaldığında gecenin bir körü camdan çıkıp sigara içmiştik. Bizim ev giriş kat, arkadaşım bizde kalcağından salonda yatıyoruz, ortamda alkol var mıydı emin değilim, ama olmasa da o zaman bizim kafalar hep güzel zaten :) İşte gece yarısını geçmiş bir saatte, sigara içelim dedik ama evin kokmaması lazım, üstümüzde pijamalar, ayaklarda pofuduk terlikler çıktık camdan dışarı... Hiç mi akıl fikir vermemiş, neyin kafasındaysak kimbilir, hani gecenin o saati biri görse ne deriz? Kazasız belasız kikir kikir içtik sigaraları girdik içeri, o arada bir de kirpi gördük bahçede, kısa günün karı. Aynı gün mü başka zaman mıydı bilmiyorum ama, birinde de sabah annem salona girdi, 'Taa dün akşam üstü sigara içmiştim, cam da açıktı ama bak hala kokusu kalmış' diyerekten. Biz sessizce bakıştık bizimkiyle, zavallı annecik bilmez ki o koku ondan değil, geceden...
Hala arkadaşımla bir araya gelince lise anılarını deşeriz. Ya hayatlarımız çok monoton olduğundan, ikimiz de uzun ilişki kurbanı olduğumuzdan, atraksiyonlu anılarımız lisede kaldı, ya da gerçekten lise anıları unutulmuyor... Deştikçe unutulmaya yüz tutanlar gün yüzüne çıkıyor, içimde o eski heyecanlara olan bir özlem, bir kıpırtı, bir burukluk. O zamanlar derdim ki, aşkın acısı bile güzel! Hala öyle düşünüyorum, aşkın acısı bile güzel, ama aşık olmak için fazla büyüğüm artık, acısını bile çekemeyecek kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder