24 Mart 2014 Pazartesi

Gittim

Bugün bir erkeği terk ettim
Hiç benim olmamış bir erkeği...
Benim olamadı diye terk ettim ya zaten,
Benim olamayacak bir erkek diye...
Ah, ne yazık!
Farkında bile olmadı bu terk edişin de
Görüşürüz deyiverdi...
Görüşemeyiz sevgilim,
Görüşemeyiz yaşanmamış aşk,
Görüşemeyiz temiz yanım, saflığım.
Gülüşünün çocukluğundan görüşemeyiz...
Gözlerindeki hayalci velet var ya
İşte onun yüzünden görüşemeyiz...
Yüreğimde bir çocuğu sevmek gibi sakladığım hisler var ya
Ah, yazık işte!
Onlardan kaçarken görüşemeyiz,
Gittiğimden habersiz sevgilim...
Hiç saçlarıma değmemiş yağmur damlası,
Göz pınarlarımdan akmamış yaş,
Ciğerlerimde kalan soluk
Hoşça kal çocuk...

14 Mart 2014 Cuma

Aşk Kapıyı Çaldı: Evde Yoktum!

İlk kez fikirlerimin hiç uymadığı, yaşam tarzımın ve hayata bakışımın bu denli farklı olduğu bir erkeğe tutuldum. O konuştukça büyüleniyorum, o susmasın diye sorular soruyorum, susmasın diye öğreniyorum, okuyorum, geçmişte ilgim olan ama alakam olmayan konulara yönleniyorum. Bunların hepsi ona yakın olmak için mi?
Bu dediğim lise çağlarında olsa kesinlikle evet olurdu cevabım. Ama otuzunda bir koca kadına yakıştıramıyorum sırf bir erkeğe yakın olmak için onun inancına, fikrine, hayatına ilgi duymayı, onun değerlerine ilgi duymayı... Bir noktada ilk bakışta onun gibi olduğu düşünülen boş kalabalığa göre fazla bilgiliydi, içi boş fikirler değil gibiydi, hayranlığım bunaydı. Sordukça gözlemledim ki derinlerde bir yerde bir kabullenmişlik var, o sorgulayan, akılcı yanının özünde yine kabullenmişliğe bağlanıyor her şey. Bunu gözlemlemem hayranlığımı azaltmaya yetmedi, çünkü bunu inkar etmiyor, en temelde olduğu gibi kabullendiğini kendi de söylüyor. Yine de onun düşüncelerine, inancına, bunu aktarışına, sorgulama, düşünme tarzına standartlarımın üstünde duyduğum saygı devam etti.
Ona aşık olabilirdim, uzun yıllardır unuttuğum bir duyguyu yeniden yaşayabilirdim, eğer ki küçücük bir ortak yaşam alanımız olsaydı... Muhtemelen o bana aşık olmazdı, onun yapısında bir adam bir kadına aşık olmaz çünkü, ama olsun, ben olsaydım o da bana yeterdi. Madem ki yollarımız kesişti, madem ki günümün yarısı onun fikirlerine yetişme çabasıyla, onun hayata bakışını yakalama çabasıyla geçiyor, aramızdaki tüm engelleri neden kaldırmıyorsun? Ya da beni neden bu yola soktun, bu çıkmaza? 30'da, yıllar sonra aşk tekrar kapımı çaldı ama ben evde yoktum...
10 yıl önce olsa bu bir çıkmaz olmazdı, ama 30'una geldinse artık hayatta atacağın adımlara dikkat etmelisin, belirsizliğe adım atma lüksün yok, ya da aslında lüksün var da, benim gibi bir korkaksan buna cesaretin yok... Ne olur beni aşkla sınama, beni yüreğimin çarpmasıyla, ellerimin terlemesi, gözlerimin dolmasıyla sınama, artık 15-20 yaşlarında değilim, aşk zor bana...

11 Şubat 2014 Salı

Eski Yetişkin Yeni Ergen

Açıp fotoğraflarına bakıyorum, tipsiz işte tipsiz, tipsiz, tipsiz! Ama o benim tipsizim olsun istiyorum, elimde değil! Aramızda hiçbir bağ yok, ama uykudan önce rüyama girsin diye onu düşünüyorum. Ben, 30'a merdiven dayamış, "ciddi" bir ilişki içindeki ben, liseli ergen gibi gece uyurken rüyama girsin diye onu düşünüyorum! Bunu yaparken kendimden utanıyorum, ama yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum!
Tamamen kontrolden çıktım. Onunla sevişmek istiyorum, gerçekleşmeyecek bir hayal olarak arzum bu. Aramızda bir şey yaşanması mümkün değil, bir ilişki sürdürmek imkansız, öyle farklı dünyaların insanlarıyız, gel gör ki günün sonunda isteğim onla sevişmek ve bunu sürekliliği olacak şekilde istiyorum!
Ses tonundan tut da, maço izlenimi veren konuşmaları, her şeyi beni çekiyor, halbuki hiç hoşlandığım tavırlar da değildir! Kendime inanamıyorum, ben ki sağda solda feminizm kokan laflar eden kendi ayakları üstünde duran kadın, bir erkeğin etrafında fır döneyim istiyorum ilk kez! - tamam itiraf ediyorum ilk kez değil, her heyecan yaşadığımda o_O - Allahım kurtar beni, bu yaşta yakışıyor mu hiç, üstelik de bir ilişkinin orta yerindeyken, başka bir erkeğe bu duyguları beslemek?
Kokusunu istiyorum, tadını merak ediyorum, dokunsa tir tir titreyecek sanki her yerim, tüm sinirlerim açık uyarılmaya, bir sözünü, bir dokunuşu, bir bakışını bekliyor boynuna atlamak için. Şeytan diyor ki öp ve git bir daha da hiç görme hayatın boyunca! Şeytana uymaktan korkuyorum, öpmekten değil ama, gidememekten korkuyorum, kalmak istemekten korkuyorum, bir de tabi reddedilmekten...
30 yaşında ben, yarı yaşımdayken kurmadığım hayaller kuruyorum!

6 Ocak 2014 Pazartesi

Platonik

En iyi platonik severim ben, en çok platonik, en güzel ben platonik takılırım, ilişkinin en sevdiğim kısmı platonik bölümüdür, en platonik benim! Ama gel gör ki, ilişkinin bu en sevdiğim bölümünü doyasıya yaşayacak sabrım da olmadı hiç, adını koymak, sahiplenmek, sahiplenilmek istedim çabucak, sonra gözüm hep "platonik"te kaldı işte...
Şimdi farklı iki gökyüzüne bakıyoruz. Burdaki buğulu, hüzünlü... Değişik bir hüzün ama, bir taraftan içini sıcacık yapan, nefes aldıran, boğmayan, bir taraftan da özlem taşıyan bir hava, öyle bir hüzün işte. Senin gökyüzün nasıl bilmiyorum, ama tahmin ediyorum ki gökyüzü nasıl olursa olsun sen içini ısıtan güneş ışıklarını görüyorsun, belki gökkuşağın bile var bir bahar yağmuruyla, halbuki mevsim kış ama senin yüzündeki gülüş bahar hep, geceyse kıpır kıpır yıldızları görüyorsun, için kıpır kıpır çünkü. Senin yanında olup insanın gülümsememesine imkan var mı? Sen öyle şapşal şapşal sırıtırken, gözlerin öyle ışırken nasıl gülmeyeyim ki, sıcacık bakışların.
Nasıl olur da yalnız olursun, hayret. Oysa doğuştan bir aşıksın, mutlu bir aşık hem de, bakışlarında var bu, dudaklarının kenarındaki kıvrımlarda var o mutlu aşık. Kimse görmedi, bir ben miyim gözlerinde sevinçle koşan çocuğun yansımasını gören acaba? Yoksa ipe sapa gelmezsin, havai bir aşıksın da ondan mı yalnızlık? Neyse, yalnızsın ya, önemli olan o. Bu gülüşe, gözlerinde yanıp sönen ışığa biri sahip olsa daha mı iyiydi? Benim değil şapşal sırıtman ama başkasının da değil, önemli olan o...
Seni düşündüğüm gibi beni düşünmediğin, benim sende gördüklerimin bir parçasını bile bende görmediğin belli, ama böylesi daha iyi, çünkü ben en iyi platonik severim! Başka türlüsünde büyü bozulur, gözlerindeki mutlu çocuk uçar gider, ışık kaybolur, dudağının kenarında kıvrılan gülümseme, gülümsemedeki tatlı hınzırlık yok olur... Tüm güzelliklerini tüketirim, sıradan bir adama dönersin o gülüş benim olursa. Platonik güzel, platonik iyi gelir bana...